bir an, sonuna kadar açıp pencereyi
boğazın yırtılana dek çığlık atmak istiyorsun...
hayat duracak sanıyorsun,
yeteri kadar bağırabilirsen...
pencereyi açıyorsun,
şehrin iğrenç gürültüsü çarpıyor suratına.
okkalı bir tokat yiyorsun...
sinirleniyorsun,
başın zaten ağrıyor deli gibi...
bir şeyler dinlemeye ihtiyacın var,
kulaklık doğru düzgün çalışmıyor,
ağlamak istiyorsun,
neden ağladığını anlayamıyorsun..
kulaklığın kablosunu doluyorsun boynuna,
ne yapacaksın?..
düzeliyor bir kaç sinir krizinden sonra...
sen bozuluyorsun,
bildiğin tüm küfürleri sarfetmişsin,
ah şu baş ağrısı! ...
***
bu delilik için, onlarca ve hatta yüzlerce sebebim var.. sevmiyorum saçlarımdaki kokuyu. sana güzel gelen hiçbir şeyi sevmiyorum.. cam bir fanusun içerisinde, kendimi okyanusun dibinde sanıyorum... karşı koyacak fırsatım olmuyor hiç, farkedecek şansım olmuyor.. aynı duvarlara tosluyorum...
farkını ödeyip temiz bir ruh satın almak istiyorum, kendiminkini iade ederek, üzerime olanını bulamıyorlar bir türlü..
tüm torbalarda boş umutlarım var, tren raylarının üzerinde onlarca umut taşıyorum..
kimse elinde bavuluyla beklemiyor beni.. hiç bir durağa varamıyorum bir türlü..
çığlık atamıyorum...
girmediğiniz çıkmaz sokağın bir köşesinde, hayallerime asılmış çamaşırlar yüzünden nemleniyor tüm zihnim...
her şey daha da bulanık düne göre..
bir lokma ölümü yutuveriyorum, az su ile birlikte...
ölümünüz, elinizden alınmamıştır hiç.. ta midemden alıyorlar onu, bunca uğraşa değer gibi...
bir ölüm doğurabilirdim, içimde besleyip, her gün sulayabilirdim, olmuyor...
adam asmaca oynuyor küçük veletler, damarlarımda...
adamlar damarlarıma tecavüz ediyorlar durmaksızın.. hep öleyim istiyorlar, onlar hep daha fazla yaşasın!
öldürün öldürebilirseniz! benim canım çok yanıyor!...
yarınların tozunu alıyor kadının biri..
bırak dağınık kalsın!..
görmek istemiyorum onların hiç birini...
bardağın dolu tarafını uzatıyor bana...
tecavüz etsinler istyorum ona, onlarca gölgeler...
düşünmeden öldürsünler ve gecenin içerisindeki bir çöplüğün ortasına atıversinler onu...
"yapma" diyor, "barışabilirsin benimle, aynaya bak yeter sadece.."
tüm aynaları kırmışlar mı?
onlarca yüzüm beliriyor duvarda...
hepsi için ayrı ölümler beliriyor gözbebeklerimde,
aynaları kırmış olsalar gerek,
ben bu kadar çok muydum?
tahammül edebiliyor muydum?
bir yumruk savuruyorum tüm suretlerime,
düşerken yere, nereye tutunacağımı bilemiyorum...
sonunda hep daha fazla parçaya bölünüyorum,
hep daha fazla ölüyorum...
başım ağrıyor..
ben, bir türlü ölemiyorum!...
Ölmekten o kadar çok söz edince "yapın şunu " demek geliyor içimden, ama aslında biliyorum ki ölümden bu kadar çok söz edenler en çok ölmekten korkanlar.
YanıtlaSilÖlümlerden ölüm, beğenemiyoruzdur belki bir türlü.
SilAslında aklımda bir hikaye doğdu, bu muhteşem yazıyı okuyunca. Her zamanki gibi tam da burada yazacaktım utanmadan. Sonra baktım ki genellenmişiz. Sus pus kaldım...
YanıtlaSilSadece;
Ölümüne yazıyor olabiliriz demekle yetiniyorum.
"Her zamanki gibi" olsaymış keşke..
YanıtlaSilçok iyi. özellikle "farkını ödeyip temiz bir ruh satın almak istiyorum" dikkatimi çekti.
YanıtlaSilTeşekkür etmeyi sevmiyorum aslında ama, teşekkürler..
Sil