8 Mart 2012 Perşembe

kırmızı bir defterde, isminin harflerini görüyorum..
kendime kızıyorum, kendi el yazımı inkar ediyorum..
bir kaç sayfa ilerliyorum, aşktan bahsedilmiş..
"ne anlarsın sen?"diye düşünüyorum, yine kendime kızıyorum..
kırmızı bir defteri, öfkeyle kapatıyorum..
tırnaklarınla aynı renk defter?
fark etmemiştim, öyle gerçekten..
muhtemelen kanım da aynı renk..
fark etmemişti hiç,
görmemişti,
merak da etmemişti..

kırmızı bir defterde, bambaşka bir isim okuyorum..
o başkasının lokması diyor orospunun biri..
sanane demiyorum..
daha beter cümleler kuruyorum..
hatta düpedüz ve apaçık
orospu diyorum...
ben sadece o deniz gözlerde,
boğulmak istiyordum...

biri ölmüş,
gözyaşlarına karışmış bir tutam kan,
kırmızı defterin sayfalarına damlamış bir bir..
ağlanır mı şimdi buna?
kırmızı bir defteri öfkeyle kapatıyorum...
bileklerinle aynı renk defter?
bunu zaten biliyordum...

nefret ve öfke,
istifra edilmiş...
sarhoş bir gecede olmuş tüm bunlar,
bir intihar kokusu sinmiş sayfalara,
yolun kenarındaki bedenle ilgilenen bile olmamış...
ölmekten sıkılınca,
okşamaya başlamış çimenleri,
bir tutam toprağı çekmiş başının üzerine kadar,
bu sıcaklık yaşatır beni elbet, fazla kemirmeseler bari... 


kırmızı bir defterde yaşanıp, bitmiş her şey..
bir takım heriflerin altına yatılmış,
bir takım adamlar öldürülmüş,
bir takım ölülere yas tutulmuş,
bir takım orospulara sövülmüş,
en çok da, kendine...

bir kırmızı kadehinde kaybolmak kadar,
güzel olmasa da..
bir kırmızı defterde,
yaşanıp bitmiş her şey...

2 yorum:

  1. Her şey her yerde artık. Az evvel içinden geçtiğim aydınlık, şu köşeyi dönünce de çıkacak karşıma. Lambanın altına işeyen sokak köpeği kısa devre yaptıramadı yazık ıslaklığıyla o sevimsiz beyaz rezilliğe. Belki bir sonraki mahallede başaracak. Kedinin biri kabardı yakınındaki bir kıpırtıya. Ben tısladım onun yerine yan evde. Her şey her yerde artık. Az evvel vurduğu adamın yanından uzaklaşmadan, leşine tüküren adam bir mil ileride yine aynı adamı kestirecek gözüne. Bir hesap makinesi olsa da anlasam dünyadaki bir sonraki cinayetin metraj olarak uzaklığını. Gidip alsam elinden silahı. Bir sefer de ben sıksam kanlı hedeflerine. Suç arkadaşı olsak. Daha köşeyi dönmeden de birbirimizi satacak oyunlar kursak. Her şey her yerde artık. Bir tanem klavyenin tuşlarında yazıyor. Bir tanem eski bir şarkıyı söylüyor. Bir tanem tuvalette sıçıyor. Bir tanem sızmış bir birahanede. Bir tanem de hepsine sövüyor. Bir tanemin de elinde bir silah, kaç mildir hepsinin uzaklığı şimdi tersten hesaplıyor.

    YanıtlaSil
  2. Hangi paralel evrende mutluyduk biz? Bulamıyorum bir türlü... Hepsini dolaşmak istiyorum, zihnimin koridorlarında kaybolmak pahasına. Uzaktan izleyip, karışmak istiyorum bir müddet sonra aralarına...
    İşte bir tanesinde, gülümsüyorum pezevengin birine. Kim bilir ne yalan söylüyor..
    Bir tanesinde, okşuyorum bir kedinin tüylerini, yalnızım sanırım o iki odalı evde.. Şişelerden anlaşılıyor, gözlerim biraz yorulmuş dün gece..
    Diğerinde öldürüyorum bir herifi acımadan ve gözlerim parıldıyor adeta mutluluktan. Kaçmaya vakit bulabilecek miyim öğrenemeden vazgeçiyorum o "ben"den..
    Bir tanesinde ağlıyorum hüngür hüngür o musluğa yaslanmış, neyim var kim bilir? İçeriden tanımadık bir ses yükseliyor "bir tanem, hadi gel artık film başlıyor?" Tahammül edemiyorum duymaya, karşımdaki yüzü yerle bir ediyorum, kıpkırmızı oluyor karşımdaki ayna.. Çektiğim acıyı görmek istemiyorum...
    Bu defa, çok yakınım mutluluğa.. Gülümsüyorum işte tek başıma, üstelik kadehim bile dolu hâlâ! Konuşuyorum, kahkaha atıyorum, bir şarkı mırıldanıyorum, teşekkür ediyorum, beni sizler yarattınız, ah teşekkür ediyorum... Birden bire, donakalıyorum, gözlerimi kapatmaya fırsat bile bulamıyorum... Tenim soğumaya başlayacak, bir müddet sonra, bembeyaz olacak tenim sonunda... İşte burada mutluyum, hemen bu hikayeye dahil oluyorum...

    YanıtlaSil