19 Mayıs 2013 Pazar

+ adamların bizi sevmesi sadece birer illüzyon. ya da, o kadar da derin anlamlar yüklememek lazım. farenin peşindeki kediden farklı değil.
- kediyi de sikeyim fareyi de ama artık!...
kitaplıktan eski bir kitap aldım.
eski şeyleri karıştırmayı çok severim, hep sevmişimdir..
hızlıca sayfalarını gezerken arasındaki fotoğrafı fark ettim.
hemen hemen 7 sene öncesi, saçlarım rüzgarla savruluyor, suratımda garip bir gülümseme var..
o gülümsemeyi özlüyorum.
sanki ben hiç o olmadım. sanki o ben değildi.
sanki o günü ben yaşamadım, o saçlar bana ait değil.
yine de kıskandım onu.
ona özendim.
o olmak istedim.
tekrar o olmak...
her şeyi çevirebilmek, o zamana atabilmek kendimi...

ne zaman toparlayabileceğim bu yorgunluktan kendimi,
ne zaman bırakacağım kendi kendime özenmeyi...
ne zaman sevebileceğim tekrar kendimi.
sislerin arkasındaki bir gemiyi beklemek gibi, bu soruların cevabı.
yaklaşıyor mu, uzaklaşıyor mu göremeden...

10 Mayıs 2013 Cuma

bir rüya gördüm dün gece.. hiç ağlarken bu kadar mutlu hissetmemiştim. aynı anda hem özlemi, hem kavuşmayı, hem sevmeyi, hem üzülmeyi, hem mutlu olmayı, hiç bir arada yaşamamıştım.
bir rüya gördüm dün gece... karşımda dikiliyordun. seven gözlerle bakıyordun bana. bazen sarılıyordun. sadece benim olduğunu hissediyordum, kurduğun cümlelerin hiç birini duyamıyordum. ama sen benimdin, karşımda öylece dikiliyordun...
onca zamanın birikmiş pişmanlıkları düğümleniyordu boğazıma. yuttuğum kelimeler gözlerimden yaşlar halinde süzülüyordu peş peşe.. sağanak gibi...
içimde tutmak istemiyordum, fazla geliyordu artık hepsi... karşımdaki "sen"den başka bir şey istemediğimi biliyordum...
mutluydum, loştu, gülümsüyordun, ben ağlıyordum...
hiç söyleyemediklerim süzülüyordu sadece dudaklarımdan, gözlerimden, saçlarımdan;
seni seviyorum... seni seviyorum... seni seviyorum...