Yağmurun altında koşar adım yürürken, birden bire yağmur, kendini kara çevirdi. Adımlarım biraz daha yavaşladı, karın tadını çıkarmayı, onu izlemeyi, altında yürümeyi severim. Karda üşümeyi de severim, onu izlerken ısınmayı da..
Otobüs tam hareket edecekken yetiştim. Favori koltuklarım dolduğu için en arkaya geçip ortaya oturdum. Bacak bacak üzerine atıp, kulaklığımı taktım, arkama yaslandım.. Duraklarda insanlar biniyor, kimse arkaya meyletmiyordu, "aferin size insanlar!"
Kulağımda Philip Glass, piyano tuşlarında parmaklarını gezdiriyordu. O sırada genç bir adam arkaya yönelir gözlerle bir bakış attı. Bakışını kapıp sağa doğru kaydım.. Lapa lapa kar yağıyordu, kulağımdaki müzik gri havanın ruh halini birebir yansıtıyordu, genç adam montunu çıkarmakla uğraşıyordu, ben yorgunluktan uyumamakla uğraşıyordum.. Sonunda oturdu, kulaklığını çıkarıp kulağına taktı.
Bazen, otobüslerde aşık olmak istiyor insan. Yan yana oturduğun insanın elinden tutup o otobüsten inesin geliyor..
Sağ ve sol camlar dolu olduğu için ikimiz de ortadaki, şoföre ait camı izliyorduk.. Gri gökyüzünden düşen, bembeyaz lapa lapa yağan karları izlerken acaba kulaklarında kim vardı şu an? Benimki gibi biraz karamsar mıydı? Ya da benim yüklediğim karamsarlıklardan yüklemiş miydi o da, çalan parçaya?.. Merak ettim, nedense soramadım..
Trafiğin sıkışıklığında yolu çekilir kılan tek şey müzikti.. Uyumamak için kendimle savaş veriyordum, fakat mağlubiyet için güzel bir sebebim vardı..
Başımı genç adamın omzuna koydum, sağ elimi de sağ kolunun üzerine, ki kaçamasın.. Gözlerimi kapattım, ineceği durakta nasıl olsa uyandırırdı beni.. Belki bir kaç cümle kurmuştur, ben Philip ile haşır neşirdim, dinleme fırsatı bulamadım...
Vücudu bir anlık donma halinden kurtulunca başını, başımın üzerine koydu.. İnsanoğlu içinde bulunduğu duruma ne de çabuk adapte oluyor.
Belki de ben dünyanın en kötü insanıydım.. Belki de o, en nefret ettiğim insanlardan biriydi. Bu bilinmezlik her şeyi çok daha güzel kılıyordu...
Ben uyudum, o inmedi, beni uyandırmadı.. Gözlerimi açtığımda artık kar yağmıyordu, sanırım biraz yağmur çiseliyordu.. İnmem gereken durağa yaklaşmıştık..
Kafamı kaldırdım, camdan dışarı bakıp, ayağa kalktım.. Beni durakta indirmesi için gerekli olan düğmeye bastım..
Kapı açıldı, indim.
Dışarısı çok soğuktu..
"Keşke inmeseydim..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder