bugün pişmanlığa boyuyorum,
tırnaklarımın her birini,
ayrı ayrı..
ellerime ölü bir koku sinmiş,
yine kimi öldürdüm, bilmiyorum..
gözlerim buğulu,
sanki ağlamışım,
ağlamadım, biliyorum...
kulağıma bir iki iltifat ilişmiş,
nasıl ve nereden geldiler,
hangi avcının tüfeğinden çıktı,
bunca yalan..
haberim yok...
dudağımda yabancı bir ıslaklık,
gülümsemişim besbelli,
yine hangi yalanları sıraladım,
farkında bile değilim...
yürüyorum
ve
kanıyorum bir yandan...
alışkınım peşim sıra gelen bakışlara..
"ne güzel boyuyorum şehrinizi kırmızıya"
diyorum, bir de gülümsüyorum..
"siz ne anlarsınız..."
bu gece kaçmak gerek...
okyanusun üzerindeki bir martı olup,
biri simit atar belki diye
umuda kapılmak gerek...
küçük bir balık saflığında,
birden bire ölmemeyi, dilemek gerek...
o büyük kumsaldaki
bir kum tanesi olmak gerek,
"belki basmazlar üzerime"...
ve şanslıysak o kadar,
tam düştüğümüz an,
suyun soğukluğunu hissedip ürperdiğimiz,
fani endişelere kapıldığımız,
kendimizi kandırdığımız,
son bir kez umudun kollarına tutunduğumuz o an,
ölmek gerek...
onlarca balığın akşam yemeği olurken,
huzurla gülümsemek gerek,
"doyacaksanız siz doyun,
bir oltaya takılıncaya dek"...
ve sen,
belki o balıkları atarken ağzına,
kurduğun güzel sofranda,
benden de bir parça
yerleşir midene...
Sonumuz bu gece gelsin istemiyorum. Birazdan uyuyup ta seni öldürmek var bir kabusta. Üstelik pişman. Üstelik ağlayarak. Bir rüyada olduğunu bilmeden, Renkli boyalarımı diziyorum su tabancama. Mantıklı da geliyor bu bana. Siyahın tonları muhtemelen karavana olacak. Olsun. İyi hedef alırsam seni üçüncü atışımda vururum. O kurşun kırmızı mutlak... Ölsen de kaçırsam da şehri şehri boyamanda katkım olacak. Bir tane kediye sakladım. İğrenç bir fıstık içi mermi. Bir tane arabanın camına deniz mavisinden. Sonuncu da kendime. Beceremezsem diye zaman ayarlı, kesin öldürsün diye de oje pembesinden.
YanıtlaSilUyuma hadi bu gece.. Çokça ölümler gezdim, çokça öldüm ben, ölmesem de olur bu gece..
SilKıpkırmızı bir şehirde ölüm de karanlık mıdır gece? Yoksa rengi yok mudur onun? Ya sesi? Ölürken bağırır mıyım dersin? Canım acıyacak diye korkar mıyım? Korktuğum için, canım acısın ister miyim, o kırmızıya koşarak.. Pembe ama pembe en ama en sikik renk değil de nedir!
Başka bir intiharda buluşalım.. O gece tüm şehri kırmızıya boyayalım..
http://www.youtube.com/watch?v=sAF1Ka1ogEg
YanıtlaSilBir yandan bu çalsın. Bende şarabımı alıp geleyim.
Ölümü yaşayıp gelmiş bir kadın vardı. Ölmüş olduğu zamanlarda çok yalnızlık çekmiş olmalı ki herkese verdi ikinci yaşamında. Ona orospu diyecek cesareti yoktu kimsenin. Herhangi birinin başına gelebilir bir travmaymış gibi normal göründü gözlerine. Kimse neden diye sorgulamadı bile. Bir gece Bebek sahilinde karşılaştık. Yırtık pırtık eteği, dağılmış saçlarıyla az evvel ikinci turunu atıp ta gelmiş gibiydi ölüme. Şarap uzattım. Kafasına dikti. Şişeden içen kadınları severim nedense. Sana vermişmiydim dedi. Hayır dedim. Oracıkta bitirdi işimi. Tatmin olmamıştı; yüzü ekşidi. "Sen de değilsin" dedi. "Ölümün sınırına bir daha gelene kadar böyle düzüşemeyeciğimi bilerek yaşıyorum." O an anladım. Azrail' e vermişti. Ölüm oyununda yan çizmenin kahpece hilesi.
Onu, beklerken bırakıp gittim. Eceli olmam mümkündü belki. Ama Azrail! i olamayacak kadar yetersizdim. Onu boğazlasam tam ölüm anına kadar, o anda bıraksam; kavuşurlardı bir ihtimal ama ben pezevek değilim.
İşte buna içilir...
SilNeye içilmez ondan bahset bana. Bir gece yalnızken içilir. Bir gece kalabalıkken. Bir gece sırf gece diye içilir. Bir yazı yazılmadan önce, yazılırken, sonrasında içilir. Bir adam hastayken, sonra ölünce de hatta gömünce mezarına dökerken bir kadehi, içilir.
YanıtlaSilBir kadınla sevişmeden, sonra o kafayla beceripte sevişebilirsen; ve ola ki boşalabilirsen de içilir. Bir doktor yasaklayınca; inadından içilir belki. Yada delerium' a girme diye tedavi amacıyla. Neye içilmez ki zaten. Ondan bahset bana...
Bazen, sırf bahane bulmak için içersin..
SilBazen, bahane bulur, bir kadeh daha doldurursun..
Bahanenin de var elbet, iyisi kötüsü..
Ama güzelini bulduğunda, işte o zaman ayrı bir güzel dökülür dudaklarından; "İşte buna içilir!"...
Bakkalda mı kalmamıştı. Nadasa mı bırakmıştı kendini bilemedim. Kelimeleri okşamak istemedi elleri. Sanırım kremliydi. Birini bekliyordu belki. Bigudileri kafasında. Bir özen bir bakım. Geriye kalan ne varsa geçiştirmek ister gibi. Zaman bile sövmeden nazikçe "Geç lütfen" dedi. Herkese olur bazı zamanlar üstelemedim...
YanıtlaSilAyık kafanın da bir sarhoşluğu var ya, işte o ne nefretliktir.
SilBazen kendi bedeninle savaş verirsin, yuttuğun haplar uyumanı emreder, sen karşı çıkarsın..
Bazen yazmak istersin, satırlarca kelime birbirini kovalasın diye aklındakileri havada yakalamaya çalışırsın, bir türlü denk getiremezsin.
Siktiğimin hapları beynine tecavüz ediyordur o sırada. Kaçınılmaz olduğu apaçık, zevk kısmında bir sorun var!...
Bazı geceler, sadece geceyle sevişmek istersin, ama susmuyorlar.. susmayacaklar.. susmazlar...
Bu gece, paranoyanın kucağında yatılacak besbelli.. Bu gece, siktiğimin gecesi işte...
Dolunay mıdır dersin? Şu haplar tekilliyor bizi.
YanıtlaSilAnlamak her ne sikim şeyse anlıyorum. Alınıyorum üstelik anlamaya. Anlaşılmışım gibi geliyor bir yandan anlarken. Anlayış istemem oysa böyle zamanlarda. Aksine bir bok anlaşılmasın isterim. Birileri kafalarına sıkacak bir sebep versin diye beklerim. Kıçımdan soluyorum diye midir. Sanki kokar her yer de yanıma yaklaşmaksızın uzaktan hak verirler bana. Ne hakkı ulan. Gelin işte savaş zamanıdır. Sikilmek için iki okçu bir kıçı kırık şövalye ile duruyorum karşınızda.Hem de analarına söversin. Cevapları: "yakışır" dır. Alttan alanların ağzına sıçmak isteme bu sebepten. Şimdi sızalım üstlerine de altta kalanın canı çıksın.
Perdemi hiç açmadım, dolunay mı var? O zaman suçlu bulundu..
SilAnlaşılmak dünyanın en zor işlerinden değil mi ki.. Keza, anlamak da bir o kadar.. Yanlış anlamak, en kolayı işte! Neticede, o da bir anlamak.. Şimdi "ben" olsam, kelime oyunu yapsam altlı üstlü anlamalardan. Gece gece edepsiz bile olamıyorum!
Savaşmaktan kaçanın muhakkak öngördüğü bir yenilgisi vardır. Savaşacak kadar mükemmelini bulsak, keşke..
Bu gecenin kaosuna en iyi ne giderdi,
bak demin aklımdaydı, unuttum..
Ben bir kadeh daha alayım, kapımın ardına gizlenmiş uykuya göz kırpayım...