Birbirimizin boşluklarını mı dolduruyoruz yoksa bir şeyler mi filizleniyor, anlayamıyorum bir türlü arka bahçemizde. Tamam, doldurabildiğimiz boşluklardan memnunuz, ama bu mu istediğimiz acaba?
Unutuyor muyuz acaba, sevişirken sevmeyi biz?
Hissettirebiliyor muyuz sevdiğimizi.
Gerçekten seviyor muyuz ya da?
Mutsuzken ağlamak o kadar basit ki artık. Vücudum ters tepkimelere giriyor.
Bazen, ufacık bir lafla, sevgi açlığımı dolduran küçücük bir cümleyle, o kadar mutlu oluyorum ki. Oturup ağlayasım geliyor. Başını göğsüne gömüp, salya sümük çocuk gibi ağlamak istiyorum.
"Ben ne zamandır sevilmiyordum..." diye itiraf edebileyim istiyorum...
Ama bilemiyorum, artık emin olamıyorum, belki hastayım, belki tamamen parçalanmış bir haldeyim...
Sevilmek nasıl oluyordu, hatırlayamıyorum...
"Özledim" dediğinde, neyi özlediğinden emin olamıyorum. "Ben de özledim be adam..." diyemiyorum. Ben senin kokunu özlüyorum, ellerini, dudaklarını, yanıbaşımda oturmanı, mutfakta çay yaparken yanıma gelmeni beklediğimdeki heyecanımı, bile özlüyorum...
Sen neyi özlüyorsun, bilmiyorum...
Sevmeye korkuyorum.
İçimde adeta zincirlenmiş bir duygu, gittikçe büyüyor, gittikçe zaptedilemez hale geliyor.
Sevsem, öyle çok seveceğim ki.
Kaçıracağım, korkutacağım diye, korkuyorum...
Sonsuz sevgi var mı, bilmiyorum...
Herkes gidiyor mu?
Gidiyor... bunu biliyorum...
Sonsuz sevgiye, umut besleyen biri olarak
sevişmek kadar sevmek de olsun istiyorum...
En çok onu hatırlayamıyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder